“Ne düşündüğünü fark eden insanların bu yönü, onlara yapacakları hatayı önceden görme şansı verir.”
“İyi olmak, dürüst olmak, doğru olmak iyidir, güzeldir ancak bu üç kavram kontrolden çıkınca sahibinin sonudur. Yardım ettiklerinizin elinde size yöneltilmiş tehlikeli silahlara dönüşürler.”
“Her gün kendini yeniden yaratmak, yaşamak zorunda olduğun bir sancıdır.”
“Kendini felaketlere sürmenin en büyük cezası, bunu kendine senden daha ahmak birine yaptırmış olmandır.”
“Karşılarında savaşmazsan sana acı çekmeyi öğretirler.”
Gerçeklik, erdem, karakter, hiçlik, ahlak, kişilik, kötülük, vefa, bilgi ve bilgelik, ahmaklık, varoluş ve yok oluş ile insanın kendisine düşman olması üzerine cümlelere dökülmüş düşünceleri, yazarın sözünü esirgemeyen filozof tarafını cesur bir biçimde ortaya çıkarıyor. Her bir söz yaşanmışlıkların bir çok açıdan çekilmiş fotoğrafıdır. Son on bir yılda hayatın gerçeklerini bir esere dönüştürmüş yazarın sözlerindeki bilgelik, insanın sahip olduğu yalnızlığın savaşarak kazanılmış gerçek bir gerçeklik olduğuyla yüzleştiriyor insanı. Yazar, insan kavramına farklı anlamlar ve sorumluluklar yüklemenin yine insanın kendisinin eseri olduğunu ve bunu kendisine ısrarlı bir düşmanlıkla yaptığını aforizmaların derinliklerinde işlerken, bu özlü aforizmalar ve sıradışı sözleriyle istekli köleliği, şartlandırılmış kulluğu, zorla dayatılan yaşamları da şiddetle sorgular savaşçı ve cesur bir karşı koyuş sergiler. İnsan türünün kendisini basit ihtiyaçları karşılığında değiştirip yok edebildiğini ancak bunu neden mükemmel yaradılışını kaybedeceğini bilerek yaptığını korkusuzca sorgulamasındaki amacı yanıtlar bulmaktır. Her aforizmanın, bir hiç uğruna değeri hiçleştirilen hayatların çizik ya da kırılmış aynalar gibi durduğunu vurgularken aslında insanın kendi hayatına sahip çıkmasının bir ömür boyu bir savaşçı gibi aynı hayatı için savaşması gerektiğini de benliğimize anlatmaktadır.
“Seçimlerinin bedelini öderken üzülmek hakkına sahip değilsin.”
“Seni kaybetmekten korkan ile seni acımasızca harcayan aynı kişidir.”
“Mutsuzluğunun kaynağından kendisini reddedilmişlik yatan insanların hayatını yalanları, doymazlığı, sahtekarlığı, üçkağıtçılığı ve şereften, edepten yoksun tarafları yönetir.
“Ne düşündüğünü fark eden insanların bu yönü, onlara yapacakları hatayı önceden görme şansı verir.”
“İyi olmak, dürüst olmak, doğru olmak iyidir, güzeldir ancak bu üç kavram kontrolden çıkınca sahibinin sonudur. Yardım ettiklerinizin elinde size yöneltilmiş tehlikeli silahlara dönüşürler.”
“Her gün kendini yeniden yaratmak, yaşamak zorunda olduğun bir sancıdır.”
“Kendini felaketlere sürmenin en büyük cezası, bunu kendine senden daha ahmak birine yaptırmış olmandır.”
“Karşılarında savaşmazsan sana acı çekmeyi öğretirler.”
Gerçeklik, erdem, karakter, hiçlik, ahlak, kişilik, kötülük, vefa, bilgi ve bilgelik, ahmaklık, varoluş ve yok oluş ile insanın kendisine düşman olması üzerine cümlelere dökülmüş düşünceleri, yazarın sözünü esirgemeyen filozof tarafını cesur bir biçimde ortaya çıkarıyor. Her bir söz yaşanmışlıkların bir çok açıdan çekilmiş fotoğrafıdır. Son on bir yılda hayatın gerçeklerini bir esere dönüştürmüş yazarın sözlerindeki bilgelik, insanın sahip olduğu yalnızlığın savaşarak kazanılmış gerçek bir gerçeklik olduğuyla yüzleştiriyor insanı. Yazar, insan kavramına farklı anlamlar ve sorumluluklar yüklemenin yine insanın kendisinin eseri olduğunu ve bunu kendisine ısrarlı bir düşmanlıkla yaptığını aforizmaların derinliklerinde işlerken, bu özlü aforizmalar ve sıradışı sözleriyle istekli köleliği, şartlandırılmış kulluğu, zorla dayatılan yaşamları da şiddetle sorgular savaşçı ve cesur bir karşı koyuş sergiler. İnsan türünün kendisini basit ihtiyaçları karşılığında değiştirip yok edebildiğini ancak bunu neden mükemmel yaradılışını kaybedeceğini bilerek yaptığını korkusuzca sorgulamasındaki amacı yanıtlar bulmaktır. Her aforizmanın, bir hiç uğruna değeri hiçleştirilen hayatların çizik ya da kırılmış aynalar gibi durduğunu vurgularken aslında insanın kendi hayatına sahip çıkmasının bir ömür boyu bir savaşçı gibi aynı hayatı için savaşması gerektiğini de benliğimize anlatmaktadır.
“Seçimlerinin bedelini öderken üzülmek hakkına sahip değilsin.”
“Seni kaybetmekten korkan ile seni acımasızca harcayan aynı kişidir.”
“Mutsuzluğunun kaynağından kendisini reddedilmişlik yatan insanların hayatını yalanları, doymazlığı, sahtekarlığı, üçkağıtçılığı ve şereften, edepten yoksun tarafları yönetir.