Elektronik İmza ve Elektronik Sertifika Hizmet Sağlayıcısının Hukuki ve Cezai Sorumluluğu

Teknoloji çağı ve onun getirdiği yenilikler, insanoğlunun hayatını oldukça kolaylaştırmıştır. Geçmişte hayal dahi edilemeyen şeyler bugün insanlığın yaşam alanına dâhil olmuş, böylece kitlesel ve bireysel iletişim son derece hızlı bir yapı kazanmıştır. İletişimin bu derece hız kazandığı ve zamanın son derece değerli olduğu günümüzde yüz yüze gelmeden gerçekleştirilmesi gereken hukuki işlemler için bir zorunluluk haline gelen elektronik imza da hayatı kolaylaştıran yeniliklerin başında gelmekte ve dünya çapında ilgi görmektedir.
Bir metin üzerinde kişiyi düşünmeye sevk eden, kapsadığı kısımda kişinin bağlanma iradesini yansıtan, kimliğini teşhise imkân tanıyan ve devamlılık ve gerçeklik özelliği bulunan klasik imza olarak da bilinen ıslak imza ile eşdeğer hatta daha güçlü fonksiyonlara sahip olması nedeniyle aynı hukuksal sonuçları doğurabilen bu teknolojik unsurun ülkemizde yeterince ilgi gördüğünü söylemek bu gün için mümkün olmasa gerektir.
İşte yapılan bu çalışmayla, Ülkemizde kanunlaşmasının ve kurumlarıyla hayata geçmesinin üzerinden altı yıl gibi bir zaman geçen ve kamusal uygulamalar dışında bireysel kullanıcılar tarafından yeterince tanınıp, kullanılmayan bu teknolojik gelişmeye daha çok hukuksal boyutlarıyla yeniden dikkati çekmek hedeflenmiştir.
Yine, sertifika sağlayarak elektronik imzaya duyulan güveni artıran ve zaman damgası işlemi sırasında sanal ortamda bir nevi noter işlevi gören, bunun yanı sıra sertifikaların iptali, yenilenmesi ve liste hizmetlerini sunan, gerek kamu kurum ve kuruluşu, gerekse gerçek ve özel hukuk tüzel kişisi olarak faaliyet gösterebilen elektronik sertifika hizmet sağlayıcısının hukuki ve cezai sorumlulukları noktasında yapılmış çalışmaların eksikliğinden hareketle yola çıktığımız bu çalışmada; konuların üzerinde detaylarıyla çalışılmış ve yararlanılan kaynaklar büyük bir titizlikle irdelenmeye gayret edilmiştir.
Konuyla ilgisi bakımından; halen yürürlükte bulunan kanunlar çerçevesinde yapılan değerlendirmelere ilave olarak, kanunlaşmasına rağmen henüz yürürlüğe girmeyen 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ve 6102 sayılı Yeni Türk Ticaret Kanununun ilgili maddelerine de çalışmamızda yer verilmiştir.
İşlediği konuya bir nebze de olsa ışık tutacağı düşünülerek vücuda getirilmiş olan bu çalışmanın Ülkemiz ve insanlığa yararlı olmasını dilerim.