Hanımefendi ve Hoş Köpekler
Liste Fiyatı :
7,90
İndirimli Fiyat :
5,53
Kazancınız :
2,37
9786054989041
9203509
https://www.kitapberlin.com/hanimefendi-ve-hos-kopekler
Hanımefendi ve Hoş Köpekler
5.53
Önlüğümü neden çıkardım? Yatakları, dolapları düzenlemeye, çarşafları değiştirmeye günler harcadım; sonra tekrar bozdum. Bazı satırları, sözleri yeniden dizdim. Acaba suyun küfüyle kirlenen çama-şırları yeniden asar mıyım? Yoksa tüm bunlara bakmaktan başka bir şey yapmaz mıyım? Arkama atar sakinleşirim.
Henüz sıkıldığımı hissetmediğime göre ne kadar zaman geçtiğini sormayacağım.
Bu sessizlik çok fena ve meşrudur. O duvarlar -mutla-ka sağlamdır-, saten kuşak altında görüyorum. Onlarla alay ediyorum. Kendime yalan söylüyorum. Ben körüm.
- Telefonum çalmıyor Mimoza söyle bana ne yapıyorsun?
- Mimoza: Dikenden bir elbise dikiyo-rum, boşandığım erkeğe giymek için. Siyah gülüşten bilezikler.
- Boşandığın erkek! Eski bir hatıra. Acı bir
hayat. Baharatsız bir yemeğin kalıntıları.
- Mimoza: Nereden biliyorsun?
- Sözlerimi önemseme. Sadece onu çağır da bizimle otursun Mekâna gelen yetişkin bir köpek.
- Mimoza: Boşandığım erkek çocuktur. Oyuncağını pantolonunun cebinde taşır. Çok oyuncakları var Bu yer çok dar.
- Ufuk dardır. Benim mekânım düşündüğün her şeyden daha geniş Çağır onu gelsin. Bırak da hayatın uzun zaman atıp durduğu parçalanmış bir hatırayı göreyim. Ona olanlar ne kadar da güzel Mutsuzluğu ne kadar da güzel! Boşandığın erkek, beni onunla tanıştır, ne kadar mutsuz olduğunu göreceksin. Ona Hiç ismini vereceğim. O mutlaka hakkında düşündüğüm gibidir, annesinin memesini kaybeden, babasının testisine bağımlı olan bir bebek. Çok ceza gördü. Çok aç kaldı. Çok öldü. Tırnaklarıyla asla açılmayacak olan bir yolu kazıdı. Istırabının sırrı budur.
Çağır onu gelsin, bizimle otursun. Belki o zaman sıkıldığımı hissederim de evime giderim.
Yüzümü yıkıyorum, her tarafımı suyla ıslatıyorum, iyileşmek için. Bakıyorum, hala bir resmimi göremiyorum. Siyah gölgelerle de olsa yüzümü resmedecek birine ihtiyacım var. Biraz insafa ihtiyacım var.
Henüz sıkıldığımı hissetmediğime göre ne kadar zaman geçtiğini sormayacağım.
Bu sessizlik çok fena ve meşrudur. O duvarlar -mutla-ka sağlamdır-, saten kuşak altında görüyorum. Onlarla alay ediyorum. Kendime yalan söylüyorum. Ben körüm.
- Telefonum çalmıyor Mimoza söyle bana ne yapıyorsun?
- Mimoza: Dikenden bir elbise dikiyo-rum, boşandığım erkeğe giymek için. Siyah gülüşten bilezikler.
- Boşandığın erkek! Eski bir hatıra. Acı bir
hayat. Baharatsız bir yemeğin kalıntıları.
- Mimoza: Nereden biliyorsun?
- Sözlerimi önemseme. Sadece onu çağır da bizimle otursun Mekâna gelen yetişkin bir köpek.
- Mimoza: Boşandığım erkek çocuktur. Oyuncağını pantolonunun cebinde taşır. Çok oyuncakları var Bu yer çok dar.
- Ufuk dardır. Benim mekânım düşündüğün her şeyden daha geniş Çağır onu gelsin. Bırak da hayatın uzun zaman atıp durduğu parçalanmış bir hatırayı göreyim. Ona olanlar ne kadar da güzel Mutsuzluğu ne kadar da güzel! Boşandığın erkek, beni onunla tanıştır, ne kadar mutsuz olduğunu göreceksin. Ona Hiç ismini vereceğim. O mutlaka hakkında düşündüğüm gibidir, annesinin memesini kaybeden, babasının testisine bağımlı olan bir bebek. Çok ceza gördü. Çok aç kaldı. Çok öldü. Tırnaklarıyla asla açılmayacak olan bir yolu kazıdı. Istırabının sırrı budur.
Çağır onu gelsin, bizimle otursun. Belki o zaman sıkıldığımı hissederim de evime giderim.
Yüzümü yıkıyorum, her tarafımı suyla ıslatıyorum, iyileşmek için. Bakıyorum, hala bir resmimi göremiyorum. Siyah gölgelerle de olsa yüzümü resmedecek birine ihtiyacım var. Biraz insafa ihtiyacım var.
- Açıklama
- Önlüğümü neden çıkardım? Yatakları, dolapları düzenlemeye, çarşafları değiştirmeye günler harcadım; sonra tekrar bozdum. Bazı satırları, sözleri yeniden dizdim. Acaba suyun küfüyle kirlenen çama-şırları yeniden asar mıyım? Yoksa tüm bunlara bakmaktan başka bir şey yapmaz mıyım? Arkama atar sakinleşirim.
Henüz sıkıldığımı hissetmediğime göre ne kadar zaman geçtiğini sormayacağım.
Bu sessizlik çok fena ve meşrudur. O duvarlar -mutla-ka sağlamdır-, saten kuşak altında görüyorum. Onlarla alay ediyorum. Kendime yalan söylüyorum. Ben körüm.
- Telefonum çalmıyor Mimoza söyle bana ne yapıyorsun?
- Mimoza: Dikenden bir elbise dikiyo-rum, boşandığım erkeğe giymek için. Siyah gülüşten bilezikler.
- Boşandığın erkek! Eski bir hatıra. Acı bir
hayat. Baharatsız bir yemeğin kalıntıları.
- Mimoza: Nereden biliyorsun?
- Sözlerimi önemseme. Sadece onu çağır da bizimle otursun Mekâna gelen yetişkin bir köpek.
- Mimoza: Boşandığım erkek çocuktur. Oyuncağını pantolonunun cebinde taşır. Çok oyuncakları var Bu yer çok dar.
- Ufuk dardır. Benim mekânım düşündüğün her şeyden daha geniş Çağır onu gelsin. Bırak da hayatın uzun zaman atıp durduğu parçalanmış bir hatırayı göreyim. Ona olanlar ne kadar da güzel Mutsuzluğu ne kadar da güzel! Boşandığın erkek, beni onunla tanıştır, ne kadar mutsuz olduğunu göreceksin. Ona Hiç ismini vereceğim. O mutlaka hakkında düşündüğüm gibidir, annesinin memesini kaybeden, babasının testisine bağımlı olan bir bebek. Çok ceza gördü. Çok aç kaldı. Çok öldü. Tırnaklarıyla asla açılmayacak olan bir yolu kazıdı. Istırabının sırrı budur.
Çağır onu gelsin, bizimle otursun. Belki o zaman sıkıldığımı hissederim de evime giderim.
Yüzümü yıkıyorum, her tarafımı suyla ıslatıyorum, iyileşmek için. Bakıyorum, hala bir resmimi göremiyorum. Siyah gölgelerle de olsa yüzümü resmedecek birine ihtiyacım var. Biraz insafa ihtiyacım var.Stok Kodu:9786054989041Boyut:145-205Sayfa Sayısı:94Basım Yeri:AnkaraBaskı:1Basım Tarihi:2014-03Kapak Türü:KartonKağıt Türü:2.HamurDili:Türkçe
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.