Hz. Muhammed Risale-i Hamidiye
Liste Fiyatı :
11,76
İndirimli Fiyat :
8,23
Kazancınız :
3,53
9789759161347
385764
https://www.kitapberlin.com/hz-muhammed-risale-i-hamidiye
Hz. Muhammed Risale-i Hamidiye
8.23
Şu son zamanlarda Mevlâna Hüseyin Cisrî, Suriyenin en büyük hakîmi, en meşhur uleması olduğu gibi, Manastırlı da bu diyarın en mütebahhir bir âlimi ve muharriri idi. (Mehmet Akif) Bediüzzaman Said Nursinin hem asrımız ve fikren biraderimiz ifadeleriyle zikredip Risale-i Nurların çeşitli yerlerinde eserine yönlendirmede bulunduğu Allame Hüseyin Cisrînin başyapıtı Manastırlı İsmail Hakkının en mühim tercüme eseriSünneti terk edip Kuran bize yeter diyenlere cevap İslam kılıçla yayılmıştır diyenlere cevap… Maddecilere ve evrim teorisine cevaplar… Hakiki din alimleriyle günümüzdeki kötü alimler arasındaki fark Namaz, oruç, zekat, hac vs ibadetlerdeki hikmetler Tesettür, izdivaç, kısas, had cezaları vs bazı muamelat hükümlerindeki hikmetler İslam ile günümüzdeki Müslümanlar arasındaki ayrılık sebepleri İslamın günümüze uymadığını iddia edenlere cevapHazreti Muhammedin peygamberliğine dair aklî burhanlarHazreti Muhammedi müjdeleyen peygamberlerin muştuları ve Kitabı Mukaddesten ayetlerHazreti Muhammedin sözlü ve fiilî rehberliği olmaksızın Kuran ve dolayısıyla İslam anlaşılamaz… Hazreti Muhammedin ve İslamın daha iyi anlaşılması için bir kaynak eserHüseyin Cisrî (1845-1909) Trablusşamda doğdu. On sekiz yaşına kadar Trablusta dinî ilimler okudu. Daha sonra felsefe ve teknik bilimlerle ilgilendi. Ezhere gitti. Aklî ve tabiî ilimlere ilgi duydu, siyasî ve ilmî neşriyatı yakından takip etti, dinî ilimlerle meşgul olanların mutlaka tabiî ve aklî ilimleri de öğrenmelerinin gerektiğini ısrarla savundu. Hüseyin Cisrî, kalkınmanın temelinde eğitimin olduğuna inanıyordu, bunun için sanat ve meslek okulları açılmasının gerektiğini savunuyor, kadınların ve çocukların eğitimine özel önem veriyordu. Dinî ilimlerle müspet ilimlerin bir arada verilmesi gerektiğini düşünen Cisrî, bunu gerçekleştirecek ortamı bulunca bir medrese açtı. Arap dili ve edebiyatı, temel İslam ilimleri, coğrafya, mantık, matematik, Osmanlı kanunları, Türkçe ve Fransızca gibi derslerin yer aldığı bu medresede dinî ve modern ilimler bir arada okutuldu. Hüseyin Cisrî, Kuranın ilmî gelişmeler ışığında yeniden yorumlanması gerektiğini ifade etti. Sünnetin önemini de vurgulayan Cisrî hadislere güvensizlik telkin eden bütün görüşleri reddetti. Hayatını ilim ve tasavvuf yoluna adayan babası Muhammed Cisrî gibi Hüseyin Cisrî de hayatını ilim ve tasavvuf yoluna adadı. Babası gibi o da Ehli Sünnet vel-Cemaat yolunda, füruda Hanefî mezhebinde, tasavvufta Halvetî tarikatından idi. Hüseyin Cisrî tasavvufî bir terbiye ile yetişti ve hayatı tasavvuf merkezli yaşadı. Bir Halvetî şeyhi olarak, Ehli Sünnetin genel yaklaşımına uygun bir şekilde daima mutedil oldu, ilmî ve fikrî açıdan aşırı uçlarda olmaktan kaçındı. Hüseyin Cisrî de babası ve dedesi gibi Osmanlı Devletine ve halifesine bağlı oldu. II. Abdülhamide ithafen Risale-i Hamîdiyye diye isimlendirilen eserin kısa sürede çok başarılı olması üzerine II. Abdülhamid tarafından İstanbula davet edilip Malta Köşkünde misafir edildi ve Dördüncü Osmanlı nişanıyla ödüllendirildi. Hüseyin Cisrî bunun dışında da II. Abdülhamidin övgüsüne, ilgisine ve çeşitli ödüllerine nail oldu. II. Abdülhamidin daveti üzerine çeşitli zamanlarda üç defa İstanbula gelip Sultanın misafiri oldu. II. Abdülhamid, Risale-i Hamîdiyyenin Türkçeye tercüme edilip neşredilmesi emrini verdi. Ayrıca, Hüseyin Cisrîden mekteplerde okutulmak üzere bir akait kitabı telif etmesini istedi. Cisrî İstanbuldaki ikametinin dört beş ayında bu kitabın telifiyle uğraştı ve bu kitabı Husûnul-Hamîdiyye fi Akaidil-İslamiyye diye isimlendirdi. Çağını doğru okuyabilen ender insanlardan olan Hüseyin Cisrî hayatını ilme ve talebe yetiştirmeye adadı. Diğer bazı eserleri: Zînetül-masûne, İlmü terbiyetil-etfâl ve saadetin-nisa ver-rical, Nüzhetül-fikr fî menâkıbi tercemetiş-Şeyh Muhammed el-Cisr, el-İşârâtül-latîfe, Şehâdet-i Tevâtürî, Zahîretül-meâd fî fezâilil-cihâd. Manastırlı İsmail Hakkı (1846-1912) Aslen Konyalı bir aileye mensup olan İsmail Hakkı, Manastırda doğdu. İlk öğrenimini Manastırda gördükten sonra İstanbulda tahsiline devam etti. Mustafa Şevket Efendiden Arapça okudu. Huzur dersleri hocalarından Tikveşli Yûsuf Ziyâeddin Efendiden İslâmî ilimleri tahsil edip icâzet aldı. Ayasofya Camii kürsü şeyhliği dahil çeşitli pâyeler elde etti. Fâtih Camii kürsü müderrisliği yaptı. Dolmabahçe Vâlide Sultan, Süleymaniye, Sultan Ahmed ve Ayasofya camilerinde vaaz verdi. Ayasofya Camiindeki vaazlarında büyük bir dinleyici kitlesine ulaştı. Diğer taraftan, Eyüp Askerî Rüşdiyesinde Arapça, Mekteb-i Hukukta fıkıh, Mühendishâne-i Berrî-i Hümâyun ile Askerî Tıbbiyede akaid muallimliği, Mekteb-i Mülkiyyede tefsir, hadis ve kelâm müderrisliği görevlerinde bulundu. 1899da İstanbul Dârülfünûnunda usûl-ı fıkıh ve tefsir müderrisliği yaptı. Yirmi dört yıl süren müderrislik vazifesindeki başarısından dolayı dördüncü rütbeden Osmanlı nişanı ile taltif edildi. 16 Aralık 1908de Meclis-i Ayân üyeliğine seçildi ve bu görevi yürütürken Sultan Reşadla birlikte Rumeli seyahatine çıktı. 5 Aralık 1912de Anadoluhisarındaki evinde vefat etti, cenazesi Fâtih Camii hazîresine defnedildi. Arapça, Farsça ve Bulgarca bilen İsmail Hakkı zengin bir kültüre sahipti ve yüksek bir ilmî seviyeye ulaşmıştı. Vefatı üzerine Sebîlürreşâd, Tercümân-ı Hakîkat, Tasvîr-i Efkâr, Teşrih, İkdam gibi dergi ve gazetelerde hakkında yazılar yazıldı. Batılılaşma sürecinin hızlandığı bir dönemde yaşayan İsmail Hakkı, Batılılar tarafından İslâm diniyle ilgili olarak ileri sürülen itirazları cevaplandırmaya çalıştı. Kelâm konularını genellikle klasik çerçevede ele aldı ve Mâtürîdiyyeye bağlı olduğunu açıkladı. Eserleri, İsmail Hakkı İzmirli ve Ömer Nasuhi Bilmen gibi âlimlere kısmen örnek teşkil etti. Bazı eserleri: Ahkâm-ı Şehr-i Sıyâm, Vesâilül-felâh fî mesâilin-nikâh, Mevâidül-inâm fî akâidil-İslâm, Tefsîr-i Sûre-i Yâsîn, Telhîsül-kelâm fî berâhîni akâidil-İslâm, Mevâiz, Şerhus-sadr bi-fezâili leyletil-kadr, Usûl-i Fıkıh.
- Açıklama
- Şu son zamanlarda Mevlâna Hüseyin Cisrî, Suriyenin en büyük hakîmi, en meşhur uleması olduğu gibi, Manastırlı da bu diyarın en mütebahhir bir âlimi ve muharriri idi. (Mehmet Akif) Bediüzzaman Said Nursinin hem asrımız ve fikren biraderimiz ifadeleriyle zikredip Risale-i Nurların çeşitli yerlerinde eserine yönlendirmede bulunduğu Allame Hüseyin Cisrînin başyapıtı Manastırlı İsmail Hakkının en mühim tercüme eseriSünneti terk edip Kuran bize yeter diyenlere cevap İslam kılıçla yayılmıştır diyenlere cevap… Maddecilere ve evrim teorisine cevaplar… Hakiki din alimleriyle günümüzdeki kötü alimler arasındaki fark Namaz, oruç, zekat, hac vs ibadetlerdeki hikmetler Tesettür, izdivaç, kısas, had cezaları vs bazı muamelat hükümlerindeki hikmetler İslam ile günümüzdeki Müslümanlar arasındaki ayrılık sebepleri İslamın günümüze uymadığını iddia edenlere cevapHazreti Muhammedin peygamberliğine dair aklî burhanlarHazreti Muhammedi müjdeleyen peygamberlerin muştuları ve Kitabı Mukaddesten ayetlerHazreti Muhammedin sözlü ve fiilî rehberliği olmaksızın Kuran ve dolayısıyla İslam anlaşılamaz… Hazreti Muhammedin ve İslamın daha iyi anlaşılması için bir kaynak eserHüseyin Cisrî (1845-1909) Trablusşamda doğdu. On sekiz yaşına kadar Trablusta dinî ilimler okudu. Daha sonra felsefe ve teknik bilimlerle ilgilendi. Ezhere gitti. Aklî ve tabiî ilimlere ilgi duydu, siyasî ve ilmî neşriyatı yakından takip etti, dinî ilimlerle meşgul olanların mutlaka tabiî ve aklî ilimleri de öğrenmelerinin gerektiğini ısrarla savundu. Hüseyin Cisrî, kalkınmanın temelinde eğitimin olduğuna inanıyordu, bunun için sanat ve meslek okulları açılmasının gerektiğini savunuyor, kadınların ve çocukların eğitimine özel önem veriyordu. Dinî ilimlerle müspet ilimlerin bir arada verilmesi gerektiğini düşünen Cisrî, bunu gerçekleştirecek ortamı bulunca bir medrese açtı. Arap dili ve edebiyatı, temel İslam ilimleri, coğrafya, mantık, matematik, Osmanlı kanunları, Türkçe ve Fransızca gibi derslerin yer aldığı bu medresede dinî ve modern ilimler bir arada okutuldu. Hüseyin Cisrî, Kuranın ilmî gelişmeler ışığında yeniden yorumlanması gerektiğini ifade etti. Sünnetin önemini de vurgulayan Cisrî hadislere güvensizlik telkin eden bütün görüşleri reddetti. Hayatını ilim ve tasavvuf yoluna adayan babası Muhammed Cisrî gibi Hüseyin Cisrî de hayatını ilim ve tasavvuf yoluna adadı. Babası gibi o da Ehli Sünnet vel-Cemaat yolunda, füruda Hanefî mezhebinde, tasavvufta Halvetî tarikatından idi. Hüseyin Cisrî tasavvufî bir terbiye ile yetişti ve hayatı tasavvuf merkezli yaşadı. Bir Halvetî şeyhi olarak, Ehli Sünnetin genel yaklaşımına uygun bir şekilde daima mutedil oldu, ilmî ve fikrî açıdan aşırı uçlarda olmaktan kaçındı. Hüseyin Cisrî de babası ve dedesi gibi Osmanlı Devletine ve halifesine bağlı oldu. II. Abdülhamide ithafen Risale-i Hamîdiyye diye isimlendirilen eserin kısa sürede çok başarılı olması üzerine II. Abdülhamid tarafından İstanbula davet edilip Malta Köşkünde misafir edildi ve Dördüncü Osmanlı nişanıyla ödüllendirildi. Hüseyin Cisrî bunun dışında da II. Abdülhamidin övgüsüne, ilgisine ve çeşitli ödüllerine nail oldu. II. Abdülhamidin daveti üzerine çeşitli zamanlarda üç defa İstanbula gelip Sultanın misafiri oldu. II. Abdülhamid, Risale-i Hamîdiyyenin Türkçeye tercüme edilip neşredilmesi emrini verdi. Ayrıca, Hüseyin Cisrîden mekteplerde okutulmak üzere bir akait kitabı telif etmesini istedi. Cisrî İstanbuldaki ikametinin dört beş ayında bu kitabın telifiyle uğraştı ve bu kitabı Husûnul-Hamîdiyye fi Akaidil-İslamiyye diye isimlendirdi. Çağını doğru okuyabilen ender insanlardan olan Hüseyin Cisrî hayatını ilme ve talebe yetiştirmeye adadı. Diğer bazı eserleri: Zînetül-masûne, İlmü terbiyetil-etfâl ve saadetin-nisa ver-rical, Nüzhetül-fikr fî menâkıbi tercemetiş-Şeyh Muhammed el-Cisr, el-İşârâtül-latîfe, Şehâdet-i Tevâtürî, Zahîretül-meâd fî fezâilil-cihâd. Manastırlı İsmail Hakkı (1846-1912) Aslen Konyalı bir aileye mensup olan İsmail Hakkı, Manastırda doğdu. İlk öğrenimini Manastırda gördükten sonra İstanbulda tahsiline devam etti. Mustafa Şevket Efendiden Arapça okudu. Huzur dersleri hocalarından Tikveşli Yûsuf Ziyâeddin Efendiden İslâmî ilimleri tahsil edip icâzet aldı. Ayasofya Camii kürsü şeyhliği dahil çeşitli pâyeler elde etti. Fâtih Camii kürsü müderrisliği yaptı. Dolmabahçe Vâlide Sultan, Süleymaniye, Sultan Ahmed ve Ayasofya camilerinde vaaz verdi. Ayasofya Camiindeki vaazlarında büyük bir dinleyici kitlesine ulaştı. Diğer taraftan, Eyüp Askerî Rüşdiyesinde Arapça, Mekteb-i Hukukta fıkıh, Mühendishâne-i Berrî-i Hümâyun ile Askerî Tıbbiyede akaid muallimliği, Mekteb-i Mülkiyyede tefsir, hadis ve kelâm müderrisliği görevlerinde bulundu. 1899da İstanbul Dârülfünûnunda usûl-ı fıkıh ve tefsir müderrisliği yaptı. Yirmi dört yıl süren müderrislik vazifesindeki başarısından dolayı dördüncü rütbeden Osmanlı nişanı ile taltif edildi. 16 Aralık 1908de Meclis-i Ayân üyeliğine seçildi ve bu görevi yürütürken Sultan Reşadla birlikte Rumeli seyahatine çıktı. 5 Aralık 1912de Anadoluhisarındaki evinde vefat etti, cenazesi Fâtih Camii hazîresine defnedildi. Arapça, Farsça ve Bulgarca bilen İsmail Hakkı zengin bir kültüre sahipti ve yüksek bir ilmî seviyeye ulaşmıştı. Vefatı üzerine Sebîlürreşâd, Tercümân-ı Hakîkat, Tasvîr-i Efkâr, Teşrih, İkdam gibi dergi ve gazetelerde hakkında yazılar yazıldı. Batılılaşma sürecinin hızlandığı bir dönemde yaşayan İsmail Hakkı, Batılılar tarafından İslâm diniyle ilgili olarak ileri sürülen itirazları cevaplandırmaya çalıştı. Kelâm konularını genellikle klasik çerçevede ele aldı ve Mâtürîdiyyeye bağlı olduğunu açıkladı. Eserleri, İsmail Hakkı İzmirli ve Ömer Nasuhi Bilmen gibi âlimlere kısmen örnek teşkil etti. Bazı eserleri: Ahkâm-ı Şehr-i Sıyâm, Vesâilül-felâh fî mesâilin-nikâh, Mevâidül-inâm fî akâidil-İslâm, Tefsîr-i Sûre-i Yâsîn, Telhîsül-kelâm fî berâhîni akâidil-İslâm, Mevâiz, Şerhus-sadr bi-fezâili leyletil-kadr, Usûl-i Fıkıh.Stok Kodu:9789759161347Baskı:1Basım Tarihi:2008-01Çeviren:Manastırlı İsmail HakkıKapak Türü:Ravza KızıltuğKağıt Türü:2.Hamur
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.