- Anasayfa
- >
- Kitap
- >
- Edebiyat
- >
- Roman (Yerli)
9786051210858
398990
https://www.kitapberlin.com/kafes
Kafes
12.18
Kafesin kapıları açılınca kuş önce şaşırır, sonra kafesin önüne çıkar gezinir. Nice zaman sonra uçabilir. Uçar uçar Ne güzeldir! Böyle alabildiğine uçmak ne güzeldir! İstediği dala konabilir. İstediği ülkeye kanat çırpabilir. Sonra kafese dönecek midir? Kim dönmek ister?
Hürriyetin de izafi olabileceğini inkâr etmiyorum. Küçük bir kafeste de insan, mutlak hürriyeti elde edebilir. Dünyevi hürriyet anlayışlarını terk edip ilahi bir hürriyete, mutlak bir hürriyete kanatlanabilir. Ama kendimiz dışındaki insanlar için, bunu ileri süremeyiz. Hürriyet, bir yönüyle gayet somut bir hadisedir. Dört yanı duvarlarla çevrili bir odada, insanı, kafesteki kuşlar gibi yaşamaya zorlamak hürriyetini elinden almak demektir. Alabildiğine yürüyebilmek alabildiğine ufukları görebilmek hürriyettir!
Muhip gitti. Tıpkı benim Çınaraltından Beyoğluna gidişim gibi gitti. Ben gidiyorum. dedi ve gitti. Ben kalakaldım. Peşine takılmak istedim. Olmazdı. Hürriyeti tatmak istiyordu. Ama yine dönüp gelecek biliyorum. Vazgeçemez. Beni, bizleri bırakamaz. Gelecek. Ama şimdi gitti. Tutamazdım onu. Dünyevi hürriyetin kofluğunu anlayacaktı bir gün. Ne zaman? Ben anlayabildim mi ki?
Bu arada, gidenler de gitti. Ben yoktum, gitmişler Ne ani oldu! Haber vermeden gittiler
Muhip gitti, girdi gecenin göbeğine; sevgililer de Hocalarım da öldüler. Yarım kalan sohbetlerimiz, yâre verilmeye hazırlanan ama bir türlü verilemeyen çiçekler gibi soluyor
Toprak, bir insan boyu yükseldi bir yerlerde. Benim kalbimdeki tümseklerin haddi hesabı yok. Hep öldüler:
Vatanım, sevgilim, dostum ve hocam
Yorgunum, yaşamaktan yoruldum. Sevmekten yoruldum. Sevgililer Sevgililer hep acı verdi bana. Direnmekten, çalışmaktan, kavgadan yoruldum artık
Ne komedidir, bizim trajedimiz!
Hürriyetin de izafi olabileceğini inkâr etmiyorum. Küçük bir kafeste de insan, mutlak hürriyeti elde edebilir. Dünyevi hürriyet anlayışlarını terk edip ilahi bir hürriyete, mutlak bir hürriyete kanatlanabilir. Ama kendimiz dışındaki insanlar için, bunu ileri süremeyiz. Hürriyet, bir yönüyle gayet somut bir hadisedir. Dört yanı duvarlarla çevrili bir odada, insanı, kafesteki kuşlar gibi yaşamaya zorlamak hürriyetini elinden almak demektir. Alabildiğine yürüyebilmek alabildiğine ufukları görebilmek hürriyettir!
Muhip gitti. Tıpkı benim Çınaraltından Beyoğluna gidişim gibi gitti. Ben gidiyorum. dedi ve gitti. Ben kalakaldım. Peşine takılmak istedim. Olmazdı. Hürriyeti tatmak istiyordu. Ama yine dönüp gelecek biliyorum. Vazgeçemez. Beni, bizleri bırakamaz. Gelecek. Ama şimdi gitti. Tutamazdım onu. Dünyevi hürriyetin kofluğunu anlayacaktı bir gün. Ne zaman? Ben anlayabildim mi ki?
Bu arada, gidenler de gitti. Ben yoktum, gitmişler Ne ani oldu! Haber vermeden gittiler
Muhip gitti, girdi gecenin göbeğine; sevgililer de Hocalarım da öldüler. Yarım kalan sohbetlerimiz, yâre verilmeye hazırlanan ama bir türlü verilemeyen çiçekler gibi soluyor
Toprak, bir insan boyu yükseldi bir yerlerde. Benim kalbimdeki tümseklerin haddi hesabı yok. Hep öldüler:
Vatanım, sevgilim, dostum ve hocam
Yorgunum, yaşamaktan yoruldum. Sevmekten yoruldum. Sevgililer Sevgililer hep acı verdi bana. Direnmekten, çalışmaktan, kavgadan yoruldum artık
Ne komedidir, bizim trajedimiz!
- Açıklama
- Kafesin kapıları açılınca kuş önce şaşırır, sonra kafesin önüne çıkar gezinir. Nice zaman sonra uçabilir. Uçar uçar Ne güzeldir! Böyle alabildiğine uçmak ne güzeldir! İstediği dala konabilir. İstediği ülkeye kanat çırpabilir. Sonra kafese dönecek midir? Kim dönmek ister?
Hürriyetin de izafi olabileceğini inkâr etmiyorum. Küçük bir kafeste de insan, mutlak hürriyeti elde edebilir. Dünyevi hürriyet anlayışlarını terk edip ilahi bir hürriyete, mutlak bir hürriyete kanatlanabilir. Ama kendimiz dışındaki insanlar için, bunu ileri süremeyiz. Hürriyet, bir yönüyle gayet somut bir hadisedir. Dört yanı duvarlarla çevrili bir odada, insanı, kafesteki kuşlar gibi yaşamaya zorlamak hürriyetini elinden almak demektir. Alabildiğine yürüyebilmek alabildiğine ufukları görebilmek hürriyettir!
Muhip gitti. Tıpkı benim Çınaraltından Beyoğluna gidişim gibi gitti. Ben gidiyorum. dedi ve gitti. Ben kalakaldım. Peşine takılmak istedim. Olmazdı. Hürriyeti tatmak istiyordu. Ama yine dönüp gelecek biliyorum. Vazgeçemez. Beni, bizleri bırakamaz. Gelecek. Ama şimdi gitti. Tutamazdım onu. Dünyevi hürriyetin kofluğunu anlayacaktı bir gün. Ne zaman? Ben anlayabildim mi ki?
Bu arada, gidenler de gitti. Ben yoktum, gitmişler Ne ani oldu! Haber vermeden gittiler
Muhip gitti, girdi gecenin göbeğine; sevgililer de Hocalarım da öldüler. Yarım kalan sohbetlerimiz, yâre verilmeye hazırlanan ama bir türlü verilemeyen çiçekler gibi soluyor
Toprak, bir insan boyu yükseldi bir yerlerde. Benim kalbimdeki tümseklerin haddi hesabı yok. Hep öldüler:
Vatanım, sevgilim, dostum ve hocam
Yorgunum, yaşamaktan yoruldum. Sevmekten yoruldum. Sevgililer Sevgililer hep acı verdi bana. Direnmekten, çalışmaktan, kavgadan yoruldum artık
Ne komedidir, bizim trajedimiz!Stok Kodu:9786051210858Boyut:115-195Sayfa Sayısı:113Basım Yeri:AnkaraBaskı:2Basım Tarihi:2015-10Kapak Türü:KartonKağıt Türü:2.HamurDili:Türkçe
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.