Pierre ya da Belirsizlikler
Liste Fiyatı :
6,00
İndirimli Fiyat :
4,20
Kazancınız :
1,80
9789750810510
378311
https://www.kitapberlin.com/pierre-ya-da-belirsizlikler
Pierre ya da Belirsizlikler
4.20
Moby Dick'in yaratıcısı Herman Melville'den çağının ötesinde bir roman: Pierre ya da Belirsizlikler..
Roman sanatının ve hayatın gerçekleri arasında bir uzlaşma arayan Melville, döneminin romans'larını kendi silahlarıyla vuruyor: Saflık ve iyi niyet, ölümcül erdemlere dönüşüyor..
Okurunu ancak 20. yüzyıl ortalarında bulabilen Pierre ya da Belirsizlikler'de, roman yazmanın sorunsalı'da irdeleniyor.
Bu kitap 1852de yayımlandığında Amerikada fırtınalar koparmış, Melvillee inanılmaz saldırıların yapılmasına, onun sonunda roman yazmaya küsmesine neden olmuştu. Saflığın ve iyi niyetin ölümcül erdemler olabileceğini anlatan bu roman, okurunu ancak 20. yüzyılın ortalarında bulabildi.
Tadımlık
Herman Melville (1819-1891), New Yorkta yaşayan orta sınıftan varlıklı bir ailenin çocuğuydu. On bir yaşına geldiğinde, ticaretle uğraşan babası iflas etti ve bir iki yıl sonra da öldü. Melville bir süre okulundan ayrı kaldı, para kazanmak için birtakım işlere girdi çıktı; babasının ölümünden sonra ailenin geçimini üstlenen ağabeyinin yanında çalıştı. Bu arada gittiği okulda, ilkokul öğretmeni olma hakkını kazanmıştı. Ağabeyinin de işleri bozulunca, evinden ayrıldı; kent dışında çiftçi çocuklarına öğretmenlik yapmaya ve ders verdiği evlerde yatıp kalkmaya başladı. Bu arada daha iyi bir iş bulabilmek için kendini yetiştirmeye çalıştı. Bu uğurdaki çabalarından bir sonuç alamayınca, yirmi yaşında, İngiltereye giden bir ticaret gemisine tayfa olarak yazılmaya karar verdi. Bu karar onun beş yıl sürecek denizcilik serüvenlerinin başlangıcı oldu. Dört ay sonra Amerikaya döndü. Gene kendine uygun bir iş bulamayınca, bu kez Güney Pasifik Okyanusunda balina avlamaya çıkan bir gemiye tayfa yazıldı. Artık ilk çocukluk yıllarının rahat ve güvenli günleri çok gerilerde kalmış, onların yerini, bir yandan kendi toplumunun yoksul tabakalarından insanları, öbür yandan Güney Pasifik Adalarının yarı vahşi yerlilerini yakından tanımasına olanak sağlayan, güçlüklerle dolu, son derece değişik bir yaşama biçimi almıştı. Melvillein yazarlık serüveni, işte bu uzak ülkelerde edindiği deneyimlerin ve dünya görüşünün ayrılmaz bir parçasıdır, diyebiliriz. Melville ilk balina gemisindeki çalışma koşullarına daha fazla katlanamamış olmalı ki, on sekiz ay sonra Güney Pasifikteki Markiz Adalarına geldiklerinde, bir arkadaşıyla birlikte gemisinden kaçtı; ama bu adalardan birinde yaşayan yamyam Typee kabilesinin eline düştü. Burada bir ay kadar kaldı; yerliler kendisine çok iyi davranıyordu; ancak gene de bir tutsaktı ve oradan kurtulması gerekiyordu. Bir yolunu bulup Tahiti Adasına geçmeyi başardı. Tahitideyken, Hawai Adalarının yakınlarında avlanmak üzere yola çıkan bir balina gemisinde zıpkıncı olarak iş buldu. Yeni gemisindeki koşullar, terk ettiği gemidekinden de kötüydü; tayfaların çıkardıkları ayaklanmaya o da katıldı ve bu yüzden onlardan bazılarıyla birlikte Tahitide hapis yattı. Hapishaneden de kaçmanın bir yolunu buldu; yeniden bir balina gemisinde işe girdi. Bir süre çalıştıktan sonra yurduna dönmek amacıyla Hawaide, Amerikan Deniz Kuvvetlerine ait bir savaş gemisine tayfa oldu. On beş aylık bir yolculuğun ardından 1844 yılının sonlarına doğru Boston limanına vardıklarında, Melville yirmi beş yaşındaydı. Sonradan, romanlarındaki bir kişisinin ağzından, balina gemileri benim için Yale Üniversitesi ve Harvard oldu, diyecektir. Uzak denizlerde, yabancı ülkelerde geçen yıllar artık sona ermiş, Melville için sürekli bir iş güç sahibi olma zamanı gelmişti. Aslında yazarlığı hiç düşünmemişti; ama başından geçen olayları yakınlarına, çevresindekilere anlattığında, kendisini ilgiyle dinlediklerini gördü. Serüvenlerini yazarsa, bunların başkaları tarafından da ilginç bulunabileceğini düşündü. Önce Typeelerin arasında geçirdiği günlerin öyküsünü kaleme aldı. Typee: Polinezyalıların Yaşamına Kısa bir Bakış (1846) adını verdiği bu kitap, okurlarca çok beğenildi ve Melvillee bir anda hiç beklemediği bir ün kazandırdı. Typee kabilesinin vahşi insanları, doğal güzellikleriyle cenneti andıran bir vadide yaşarlar; Melvillein Amerikalı anlatıcısı, kendisine karşı nazik ve dostça davranan yerlilere bakar ve pek çok yönden Batı dünyasının insanlarından daha iyi, daha mutlu bir yaşama biçimine sahip olduklarını düşünmeye başlar. Balina gemisinde çektiği güçlüklerden sonra burada, yerli sevgilisi genç kızın evinde, rahatı yerindedir. Gene de bir süre sonra, adadan kaçıp uygar dünyaya döner. Melville, bir sonraki romanı Omoo: Güney Denizlerinde Geçen Serüvenlerin Öyküsünü (1846) de kişisel deneyimlerinden yararlanarak yazdı. Omoo, ilk romandaki anlatıcı genç Amerikalının, Typeelerin adasından ayrıldıktan sonra başından geçenlerin öyküsüdür. Anlatıcı, küçük bir balina gemisinde iş bularak adadan uzaklaşır. Gemide isyan çıkar; isyancılar Tahiti Adasında hapse atılırlar; hapisten kurtulunca, anlatıcı bir arkadaşıyla birlikte Tahitide kalıp adayı dolaşıp tanımaya çalışır. (Omoo, Polinezyalıların dilinde bir adadan ötekine dolaşıp duran bir insan demektir.) Typee gibi Omoo da, Güney Pasifik Adalarının ilkel yerlileri arasında geçen birtakım ilginç serüvenleri konu alan bir kitaptır. Ancak, kendisine birden ün kazandıran bu iki romanda Melville, heyeccnlı olaylar, renkli ve değişik yaşama biçimleri anlatmakla kalmaz; Batı dünyasının vahşi diye tanımladığı bu insanların davranışlarını yönlendiren değer yargılarının, uygar Batının yaşama biçimi ve değer yargılarına olan üstünlüğünü de göstermek ister. Belli ki, değişik kültürlerden insanları yakından tanımak, yazarın kendi toplumuna ve bu toplumda egemen olan değerlere bakış açısını derinden etkilemiştir. Melville daha sonra yazdığı Mardi, Redburn, White Jacket gibi romanlarda da denizde geçen olayları konu alır; ne var ki, şimdi bu konusuna eskisinden çok daha derin ve çok daha karmaşık anlamlar kazandırmaya çalışmaktadır. Bu romanlarda deniz yolculuğu, insan yaşamının bir simgesi olarak tasarlanmış, evrenin sırlarını anlamaya yönelik bir arayış biçiminde sunulmuştur. Örneğin Mardinin tam başlığı, Mardi ve Oraya Yapılan bir Yolculuktur (1849). Burada sözü edilen yolculuk, salt gerçeği bulmak için hayali Mardi ada
- Açıklama
- Moby Dick'in yaratıcısı Herman Melville'den çağının ötesinde bir roman: Pierre ya da Belirsizlikler.. Roman sanatının ve hayatın gerçekleri arasında bir uzlaşma arayan Melville, döneminin romans'larını kendi silahlarıyla vuruyor: Saflık ve iyi niyet, ölümcül erdemlere dönüşüyor.. Okurunu ancak 20. yüzyıl ortalarında bulabilen Pierre ya da Belirsizlikler'de, roman yazmanın sorunsalı'da irdeleniyor. Bu kitap 1852de yayımlandığında Amerikada fırtınalar koparmış, Melvillee inanılmaz saldırıların yapılmasına, onun sonunda roman yazmaya küsmesine neden olmuştu. Saflığın ve iyi niyetin ölümcül erdemler olabileceğini anlatan bu roman, okurunu ancak 20. yüzyılın ortalarında bulabildi. Tadımlık Herman Melville (1819-1891), New Yorkta yaşayan orta sınıftan varlıklı bir ailenin çocuğuydu. On bir yaşına geldiğinde, ticaretle uğraşan babası iflas etti ve bir iki yıl sonra da öldü. Melville bir süre okulundan ayrı kaldı, para kazanmak için birtakım işlere girdi çıktı; babasının ölümünden sonra ailenin geçimini üstlenen ağabeyinin yanında çalıştı. Bu arada gittiği okulda, ilkokul öğretmeni olma hakkını kazanmıştı. Ağabeyinin de işleri bozulunca, evinden ayrıldı; kent dışında çiftçi çocuklarına öğretmenlik yapmaya ve ders verdiği evlerde yatıp kalkmaya başladı. Bu arada daha iyi bir iş bulabilmek için kendini yetiştirmeye çalıştı. Bu uğurdaki çabalarından bir sonuç alamayınca, yirmi yaşında, İngiltereye giden bir ticaret gemisine tayfa olarak yazılmaya karar verdi. Bu karar onun beş yıl sürecek denizcilik serüvenlerinin başlangıcı oldu. Dört ay sonra Amerikaya döndü. Gene kendine uygun bir iş bulamayınca, bu kez Güney Pasifik Okyanusunda balina avlamaya çıkan bir gemiye tayfa yazıldı. Artık ilk çocukluk yıllarının rahat ve güvenli günleri çok gerilerde kalmış, onların yerini, bir yandan kendi toplumunun yoksul tabakalarından insanları, öbür yandan Güney Pasifik Adalarının yarı vahşi yerlilerini yakından tanımasına olanak sağlayan, güçlüklerle dolu, son derece değişik bir yaşama biçimi almıştı. Melvillein yazarlık serüveni, işte bu uzak ülkelerde edindiği deneyimlerin ve dünya görüşünün ayrılmaz bir parçasıdır, diyebiliriz. Melville ilk balina gemisindeki çalışma koşullarına daha fazla katlanamamış olmalı ki, on sekiz ay sonra Güney Pasifikteki Markiz Adalarına geldiklerinde, bir arkadaşıyla birlikte gemisinden kaçtı; ama bu adalardan birinde yaşayan yamyam Typee kabilesinin eline düştü. Burada bir ay kadar kaldı; yerliler kendisine çok iyi davranıyordu; ancak gene de bir tutsaktı ve oradan kurtulması gerekiyordu. Bir yolunu bulup Tahiti Adasına geçmeyi başardı. Tahitideyken, Hawai Adalarının yakınlarında avlanmak üzere yola çıkan bir balina gemisinde zıpkıncı olarak iş buldu. Yeni gemisindeki koşullar, terk ettiği gemidekinden de kötüydü; tayfaların çıkardıkları ayaklanmaya o da katıldı ve bu yüzden onlardan bazılarıyla birlikte Tahitide hapis yattı. Hapishaneden de kaçmanın bir yolunu buldu; yeniden bir balina gemisinde işe girdi. Bir süre çalıştıktan sonra yurduna dönmek amacıyla Hawaide, Amerikan Deniz Kuvvetlerine ait bir savaş gemisine tayfa oldu. On beş aylık bir yolculuğun ardından 1844 yılının sonlarına doğru Boston limanına vardıklarında, Melville yirmi beş yaşındaydı. Sonradan, romanlarındaki bir kişisinin ağzından, balina gemileri benim için Yale Üniversitesi ve Harvard oldu, diyecektir. Uzak denizlerde, yabancı ülkelerde geçen yıllar artık sona ermiş, Melville için sürekli bir iş güç sahibi olma zamanı gelmişti. Aslında yazarlığı hiç düşünmemişti; ama başından geçen olayları yakınlarına, çevresindekilere anlattığında, kendisini ilgiyle dinlediklerini gördü. Serüvenlerini yazarsa, bunların başkaları tarafından da ilginç bulunabileceğini düşündü. Önce Typeelerin arasında geçirdiği günlerin öyküsünü kaleme aldı. Typee: Polinezyalıların Yaşamına Kısa bir Bakış (1846) adını verdiği bu kitap, okurlarca çok beğenildi ve Melvillee bir anda hiç beklemediği bir ün kazandırdı. Typee kabilesinin vahşi insanları, doğal güzellikleriyle cenneti andıran bir vadide yaşarlar; Melvillein Amerikalı anlatıcısı, kendisine karşı nazik ve dostça davranan yerlilere bakar ve pek çok yönden Batı dünyasının insanlarından daha iyi, daha mutlu bir yaşama biçimine sahip olduklarını düşünmeye başlar. Balina gemisinde çektiği güçlüklerden sonra burada, yerli sevgilisi genç kızın evinde, rahatı yerindedir. Gene de bir süre sonra, adadan kaçıp uygar dünyaya döner. Melville, bir sonraki romanı Omoo: Güney Denizlerinde Geçen Serüvenlerin Öyküsünü (1846) de kişisel deneyimlerinden yararlanarak yazdı. Omoo, ilk romandaki anlatıcı genç Amerikalının, Typeelerin adasından ayrıldıktan sonra başından geçenlerin öyküsüdür. Anlatıcı, küçük bir balina gemisinde iş bularak adadan uzaklaşır. Gemide isyan çıkar; isyancılar Tahiti Adasında hapse atılırlar; hapisten kurtulunca, anlatıcı bir arkadaşıyla birlikte Tahitide kalıp adayı dolaşıp tanımaya çalışır. (Omoo, Polinezyalıların dilinde bir adadan ötekine dolaşıp duran bir insan demektir.) Typee gibi Omoo da, Güney Pasifik Adalarının ilkel yerlileri arasında geçen birtakım ilginç serüvenleri konu alan bir kitaptır. Ancak, kendisine birden ün kazandıran bu iki romanda Melville, heyeccnlı olaylar, renkli ve değişik yaşama biçimleri anlatmakla kalmaz; Batı dünyasının vahşi diye tanımladığı bu insanların davranışlarını yönlendiren değer yargılarının, uygar Batının yaşama biçimi ve değer yargılarına olan üstünlüğünü de göstermek ister. Belli ki, değişik kültürlerden insanları yakından tanımak, yazarın kendi toplumuna ve bu toplumda egemen olan değerlere bakış açısını derinden etkilemiştir. Melville daha sonra yazdığı Mardi, Redburn, White Jacket gibi romanlarda da denizde geçen olayları konu alır; ne var ki, şimdi bu konusuna eskisinden çok daha derin ve çok daha karmaşık anlamlar kazandırmaya çalışmaktadır. Bu romanlarda deniz yolculuğu, insan yaşamının bir simgesi olarak tasarlanmış, evrenin sırlarını anlamaya yönelik bir arayış biçiminde sunulmuştur. Örneğin Mardinin tam başlığı, Mardi ve Oraya Yapılan bir Yolculuktur (1849). Burada sözü edilen yolculuk, salt gerçeği bulmak için hayali Mardi adaStok Kodu:9789750810510Boyut:135-210-0Sayfa Sayısı:486Baskı:2Basım Tarihi:2020-02-28Çeviren:Necla Aytür;Ünal AytürKapak Türü:KartonKağıt Türü:1.HamurDili:Türkçe
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.